Çin’in hedefleri belli oldu...
Her yıl Mart ayında Çin Halk Cumhuriyeti’nin en önemli siyasi olayı gerçekleşiyor. Yaklaşık 3000 temsilciden oluşan Ulusal Halk Meclisi, Başkent Pekin’deki meşhur Tian’anmen (Cennetsel Barışın Kapısı) meydanının hemen batısındaki Halkın Ulu Binası’nda yani parlamento binasında toplanıyor ve yılın önemli politik kararlarını alıyor. Bina Çin Halk Cumhuriyetinin 10. kuruluş yıl dönümünün kutlanması amacıyla inşaa edilen 10 önemli binadan biri olarak 1959’da tamamlanmış. Dünyanın en kalabalık parlamentosu olan, Çin Ulusal Halk Meclisi’ne her yıl ev sahipliği yapıyor.
Bu yıl da 5-14 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen toplantıyı basın yoluyla takip edenler ‘Yıllık Hükümet Çalışma Raporu’nun belli başlı önemli konulardaki içeriğinden haberdar oldular. ‘’Başbakan’’ Wen Jiabao onanmış raporun en önemli yıllık hedeflerini 14 Martta halka açıkladı.
‘’Yurtiçi talebi genişletmek, bilhassa tüketici talebini arttırmak 2012 yılının ana ekonomik hedefidir.’’
Geçen yıl yayınlanan 12. beş yıllık kalkınma planınında da ana hedef olarak belirlenmiş olan yurtiçi tüketici talebini arttırmak, bu yıl da hükümetin ana hedefi. Bunun yanısıra hava temizleme hedeflerinden eğitim hedeflerine, bölgesel gelir farklılıklarının azalatılmasından yurtdışı yatırımların teşvikine kadar diğer önemli konularda da açıklamalar yapıldı. ‘’Başbakan’’ Wen Jiabao 1000 yerel ve uluslararası basın mensubuna yaptığı açıklamada ‘’Reformların gerçekleştirilmesi gerekliliği konusunda Çin’in çok kritik bir noktada olduğunu’’ söyledi.
‘’Şayet reformlar hızla gerçekleştirilmezse Çin’de büyük bir ekonomik kriz çıkabilir’’
Dönemin Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick 27 Şubat’ta yani Ulusal Kongreden 1 hafta önce böyle diyordu. ‘’Çin’in uzun vadeli ekonomik gelişimi’’ konulu Dünya Bankası raporununda, Çin’de devlete ait şirketlerin azaltılarak, özel teşebbüsün teşvik edilmesi ve güçlendirilmesi öneriliyor. Bunu başarabilmek içinse vergi, teşebbüs, toprak, işgücü ve finansal sektör reformlarına ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Çin’in devlet destekli üretim ve ihracat temelli bir büyüme politikası sürdürülemeyeceği artık kesinleşti. En azından ekonomik hedeflerde Çin batı ile aynı fikirde olduğunu gösterdi. Ancak, Wen Jiabao’nun da belirttiği üzere, bu tarz reformların gerçekleştirilebilmesi büyük irade ve sabır gerektiriyor. Reformların çok iyi planlanarak, kademeli bir sistem ile gerçekleştirilmesi lazım.
Daha önceden %8 olarak belirlenmiş olan 2012 büyüme hedefi %7,5’e çekildi. 2011 büyüme oranı %9,2 olarak gerçekleşmişti. % 6,2 ile zirve yapan enflasyon oranı ise 2012 sonu için % 4 olarak belirlendi.
Hem iç tüketimi arttırıp ekomomik büyüme hedefini gerçekleştirme, hem de enflasyonu dizginleme çabası oldukça iddealı makro ekonomik reformlar gerektiriyor. Wen’ın yaptığı açıklamalarda Çin para birimi Yuan’ın Amerikan Doları karşısında son 5 yıldır süregelen, (yaklaşık %30) değer artışınının da sona ereceğini, artık denge kuruna ulaşıldığını belirtmesi de önemli açıklamalar arasında yer aldı.
Bu hedefler Çin’in gerçeklerine uygun bir görüntü içinde. Tabloyu Türkiye ekonomisi ve Türk iş adamı açısından değerlendirdiğimizde, Çin pazarında artan fırsatları görmek mümkün. Bunlardan biri turizm. Ülkelerin karşılıklı filizlenen girişimleri ve Türkiye’yi ziyaret eden Çin’li turistlerin memnuniyetlerini tanıdıkları insanlar ile paylaşmaları neticesinde, Çin’den her yıl daha fazla turist alıyoruz. Sokaktaki insanlar Türkiye’yi tanıyor ve ziyaret etmek istediklerinden bahsediyorlar. 2003 yılında 35 milyon Çinli turist yurtdışı seyahati yapmışken, 2011 yılıda bu rakam 60 milyonun üzerine çıktı. Farklı rakamlar belirtilmekle beraber 2011 yılında bu pazardan aldığımız payın yaklaşık 50 bin turist olduğunu tahmin edebiliyoruz. Yani onbinde 8,3 ! Geçen ayki yazımızda ise Çinli turistlerin devasa harcama eğiliminden bahsetmiştik. Bu nedenle turizm konusundaki çabalarımızın arttırılarak sürdürülmesi gerekmektedir.
İkinci bir konu ise marka ve tasarım. Çin halkı ve yönetimi dahi, Çinli firmaların markalaşma ve tasarım konularında henüz yabancı firmaların çok gerisinde olduğunu ve bu konuda bir süre daha rekabet edemeyeceklerinin farkındalar. Bu durumun çok geçerli tarihsel ve kültürel nedenleri var. Önümüzdeki dönem Türk markaları için Çin’de fırsatlar vaadediyor.
Geçen hafta gelen bir veri Çinlilerin satın alma gücünün boyutlarını bir kere daha hatırlatıyor. Artık küresel sanat pazarında %30’luk payla Çin birinci sırada yer alıyor. 2.sırada ise %29 ile ABD var. Çin içinde yatırım alternatifi azalan Çinlilerin ilgisi sanat eserleri ve antika alımına yöneliyor.
Çin ile aramızdaki yaklaşık USD 21 milyarlık dış ticaret açığının kapanmasına öncelikli katkıda bulunacak bu ana konularda çabalar sarf edilmesi, daha fazla vakit kaybetmeksizin uygun ürün ve hizmetlerimizle Çin pazarına girme çabalarımızın yoğunlaştırılması gerekmektedir. Çin için büyük bir ihracatçıdan, devasa bir tüketiciye dönüşüm süreci resmen başladı !
Can Yolaç
Çin Turu R.H.